Rahatsızız…

Rahat olmak için hiçbir nedenin olmadığı bu dönemlerde rahatsızlığımızı belirtmek aslında kocaman bir çelişki ama maalesef rahatsızlıkları dillendiren pek olmadığı, olanlar da bir bütün halde hareket edemediği için, bunları belirtme ve bir çağrı yapma ihtiyacı hissettik.

Bu girişten sonra her hafta farklı bir mevzuyu ele alarak hangi gerekçelerle neden ve niçin rahatsızız, kısa kısa ifade etmeye çalışacağız.

Aslında “rahatsızlık” muzdarip olduğumuz bu kişi, akım, olay ve olguları ifade etmeye yetmez. Daha da açarsak, bizleri umutsuz, mutsuz, huzursuz eden, özellikle gençlerin zihinlerini kirleten, ahlakını, karakterini bozanlardan rahatsız oluyoruz, midemiz bulanıyor.

Fil metaforunda olduğu gibi; odanın ortasında kocaman bir fil var, kimse görmüyor. Ülke bataklığa batmış, uçuruma sürükleniyor, kendi sonuyla birlikte, cümbür cemaat telafisi zor zararlar açacağı aşikâr olan bu tabloya karşın, “bu işte bir yanlışlık var” diyecek kayda değer bir ses çıkmıyor. Karşı sesi boşverin, ahali sanki büyülenmiş gibi akı kara/karayı ak, gündüzü gece/geceyi gündüz, doğruyu yanlış/yanlışı doğru görüyor ya da böyle görmek işine geliyor. Bunu sadece korkuyla ifade etmek yetmez, bu bir sirk! Hepimiz kocaman bir sirkte yaşıyoruz ve büyülenmiş gibi izliyoruz.

Kendisini rahatsız hisseden, rahatını bozmak isteyen, rahatları ve rahatsızlık veren odakları rahatsız etmek isteyen kişileri birlikteliğe, birliktelik ortamları oluşturmaya davet ediyoruz.

NOT: Rahatsızlık bildirileri metinlerine destek vermenizi talep ediyoruz, yazıp mail atın. Sağlam köşe yazılarını, vurucu karikatürleri, mevzularla alakalı özdeyişleri, önemli gelişmeleri bizlerle paylaşın ki, bizde diğer rahatsızlara ulaştıralım..:)